30 Ocak 2010 Cumartesi

Arşivcilik

Uzun zamandır reddediyordum ama arşivci olduğumu artık kabullenmek zorundayım.Çünkü ben her türlü belgeyi önce birkaç gün saklarım diye kaldırıyorum.Sonra anlıyorum ki o belgeleri atamayacağım.Sonra onları kategorilerine ayırıp dosyalayıp kaldırıyorum.Yani ben en basit anlatımıyla arşivcilik yapıyorum.
Şimdi size daha önce bahsettim mi bilmem ama benim bir kedim var.Veee en sevdiği yer kütüphane civarı.Ben bazen o sakladığım kağıtların dosyalarını çıkardığımda her yanı tüy kaplı oluyor.
O yüzden bugün scannerım sayesinde onlardan kurtulma girişiminde bulundum.
Bu bir tavsiyedir arkadaşlar.Evde bir bilgisayar varsa almanız gereken en önemli iki
şeyi açıklıyorum.
Birincisi çok fonksiyonlu yazıcı.
Ne işe yarar demeyin.Artık digital fotoğraf makinelerimiz var resimlerimizi kendimiz bastırabiliriz.Üstelik çok zevkli.Hoş ben eskiye dönmek istiyorum.Resimlerimizi verelim fotoğrafçılar tab etsin,albümlere yerleştirelim istiyorum ama teknolojiyi de reddetmemek lazım.Bir de scanner olayı var tabii.İşte benim arşivciliğimi bilgisayarıma taşıdığım durum.Fotokopi ve print olayının ne kadar gerekli olduğundan hiç bahsetmeyeceğim bile.
İkinci en önemli şey ise
Taşınabilir harddisk.Yeter bilgisayarınızı doldurduğunuz,boşaltın o da nefes alsın artık.
Bakın imkanınız olunca kıyafete çaputa para vereceğinize ,bunları alın.İlla ki bu markalar olması şart değil.Ben evdekiler neyse onların linkini verdim.Çok uygunları da var emin olun.
Hayatınızı kolaylaştırın.

http://www.hepsiburada.com/lacie-320gb-5400rpm-8mb-2.5-usb-2.0-2.5-tasinabilir-disk-lac-301831/productDetails.aspx?categoryid=100225&productid=bd850749

http://www.hepsiburada.com/canon-mp560-wi-fi-renkli-cok-fonksiyonlu-yazici/productDetails.aspx?categoryid=4&productid=bd1754

29 Ocak 2010 Cuma

Köfte ve spagetti...

Köfte ! Çok iyi pişmiş bir ev köftesinden 20 tane falan yiyebilirim.Spagetti derseniz aman allahım derim.
Şimdi bir düşünün güzelce pişmiş spagetti dolu bir tabak.Üzerinde orta büyüklükte hatta küçük küçük köfteler üzerinde Köfteci Ramiz'in salça sosuna benzer bir sos.Etrafında ufak ufak yeşillikler yanında da en sevdiğiniz içecek... Evet blogu açarken görsellerle desteklemeyi unutma dediler ama bunun görselini vermiyorum.Çünkü hayal edin.
Ama Köfteli Spagetti tarifini vereceğim.

Köftesi için;
400 gr.dana kıyma(dana koyun karışık süper olabilir.)
2 adet soğan
2 adet yumurta
Tuz,karabiber

Soğanı rendeliyorum.Bütün malzemeleri iyice yoğurup top köfteler yapıyorum.Kızartma kokusu için en kirli kıyafetlerimi giyiyorum.Yapışmaz tavada güzelce kızartıyorum.

Spagetti için;
Bir paket spagetti

Sos için;
1 yemek kaşığı zeytinyağı
3 yemek kaşığı salça(biber)
4 yemek kaşığı domates püresi
2 diş sarımsak(rendelenmiş)
Limon suyu(Keyfe keder çeyrek limon suyu)
1 adet küp şeker
Su(makarnayı haşladığımız sudan yarım bardak)
Tuz
Karabiber

Spagettiyi dişime göre bol suda haşlıyorum(yaklaşık 10 dakika)
-Makarna için su cimriliği yapmayın en büyük tencerede en az 3 litre kaynayan suda pişirin.Tuz ve azıcık yağ koymayı unutmayın-
Süzüyorum.Asla ama asla yıkamıyorum.Makarnayı haşladığım sudan 1 bardak ayırıyorum.Sonradan yapacağım soslara lazım olabiliyor.Sonra haşladığım tencereye o güne bağlı ruh halime göre -sadece zeytinyağı-,-zeytinyağı,azıcık margarin-,-sadece margarin-
üçlüsünden birini koyuyorum.Makarnaları içine koyup şöyle bir karıştırıyorum.

Sos için tavaya bütün malzemeleri koyun.Etrafa sıçratmadan karıştırarak kısık ateşte pişirin.

En başta hayalini kurduğunuz tabağı hazırlayabilirsiniz artık.

Afiyet olsun.İşine yaramıştır umarım.

Her Telden Notlar

*Kar yağdı ağlandık sızlandık neden anlamadım ? Evet yürümek güzel,lapa lapa kar çok romantik vs...Haberlerde Erzurum'da genç bir çoban, kendi boyuna yakın karda günde üç kere hayvanlarına yiyecek götürmesi gerektiğini anlatıyordu.Haber spikeri ise düştüğü yerden kalkamıyordu.Sizce şikayet etmeye hakkımız var mı?

*Uçağı kaçırmamak için bomba ihbarı yapmak nasıl bir kafa acaba ?

*Biraz da değişiklik yapın çocukların izlediği filmlere gidin.Farkında değilsiniz ama herşey bir anda farklılaşıyor.Çocuk gözü inanılmaz birşey.

*Ne kadar çok blog varmış.Bir blogda gezinirken blogger da iseniz -sonraki blog- diye birşey var.Çok eğlenceli yahu.

*Bir yandan bolca Türk filmi yapılması hoşuma gidiyor.Ama geçtiğimiz yıl gişeleri açısından kötü geçmiş.Acaba nerde yanlış yapılıyor ? Ve ya hasılat rekoru kıran Türk filmlerini bize izlettiren ne ? Düşünüyorum hala...

Ye, Dua Et, Sev - Elizabeth Gilbert - %15 indirimli : Kitap | idefix.com

Ye, Dua Et, Sev - Elizabeth Gilbert - %15 indirimli : Kitap | idefix.com

Daha evvel sizinle paylaştığım kitabın linkini veriyorum.Okumanız dileğiyle...

26 Ocak 2010 Salı

Up in the air...-Bu bir tavsiyedir.

Türkçemize çevrilmiş haliyle Aklı Havada ! Sessiz sedasız gelmiş,muhtemelen öyle de gidecek muhteşem filmlerden biri.Evvel zaman içinde bir Jerry Maguire vardı. Yine bu film gibiydi.İş dünyası&özel hayat&kişisel problemler.Her ne kadar bu üçgenin içinde olmasam da artık.Yine de seviyorum böyle filmleri.
Günümüz insanının aslında ne kadar yalnız olduğunu anlatan bir film.Yine çok bahsetmek istemiyorum.Biraz zaman geçsin.Ve herkes izlesin.O zaman ayrıntılara gireceğim.

24 Ocak 2010 Pazar

Bu arada unutmadan

Niye geldim ben buraya ? Kendimce olan bitenden bahsetmeye...Sıkılmayacaksınız merak etmeyin o kadar da sıkıcı bir hayatım ve kalemim yok !
Bu sıralar bu blog ve site işleri ile uğraşıyorum.Hem zevkli hem değil.Arada da uğrayıp iki satır çalıyorum.Çok yakında sürekli aranızdayım.Sevgilerrrr

Karda zordur yürümek-bu bir tavsiyedir.


Karda zordur yürümek.
Hiç düşmemesi ve de kuyruk sokumunu gözü gibi sakınması gereken ben en sevdiğim şeyin soğuk havada yürümek olduğuna karar verdim.Size de tavsiye ederim.
Kat kat giyinin.Sıkıca sarının.Yanınıza en sevdiğiniz birşeyi ya da birini alın ve yürüyün.Yürüyün yürüyün yürüyün...
Hayatta parasız yapılacak en güzel şeylerden biridir yürümek.Yürürsünüz bedeniniz çalışır.Solunumunuz normalleşir.Evdeki kısıtlı oksijenden sonra ciğerleriniz açılır.Hele bir de müzik dinliyorsanız değmeyin keyfinize...Hızlı yürüyorsanız ve mutluysanız hızlı müzikler,yavaş yürüyorsanız ve de mutsuzsanız slow müzikler tabii ki.Size yürüyüş sırasında dinlediğim şarkıların listesini vereceğim.Bayılacaksınız.Herşey var,herkes var...Çarşamba çarşısı gibi :))
Bir diğer terapi yöntemi ise sevdiğiniz biriyle yürüyüp,hayatınızda olan biteni hararetli bir şekilde ona anlatmak.Göreceksiniz çok haklıyım :))

İyi yürüyüşler.

22 Ocak 2010 Cuma

MARKAFONİ-Bu bir eleştiridir.

Bugün müsait bir günümdeyim ve boş konularda yazmaya devam edeceğim.Ne zamandır birine söylemeyi planlıyordum kısmet sizeymiş.
Konu Markafoni ve Limango.Her ikisinin de hayranıyım.
İnsanın birşey alacağı yoksa bile indirimleri görünce içiniz bir hoş oluyor.Kredi kartını düşünüyorsunuz borçlarınızı düşünüyorsunuz.Sonra kafanızın sol tarafındaki kötü düşünce bulutu diyor ki 'Hey sen! Bu indirim ya bir daha gelmezse.'
Ok çok haklısın KDB(Kötü düşünce bulutum)
'Hemen almalıyım ya 5 dakika sonra kalmazsa bu ürün'deyip hooop karta davranmak...
Evet evet genelde ruh halimiz böyle.Benim sorunum bu değil.Ha ha ha çok param var gibi mi oldu ne ? Yok yok ben de bunları yaşıyorum tabi ki...
Benim sorunum günbegün çizgisi yükselen bir alışveriş sitesinin özellikle Markafoni'nin mankenleri ve duruşları.
Naçizane tavsiyem,acil olarak gözden geçirilmeleri hatta siteye doğal ortamda çekilmiş fotoğraflar koyulmasıdır.
Ne zaman 'Süper bir marka gelmiş.Yaşasın !' deyip sevinçten zıpladığımda hevesim kursağımda kalıyor.O yüzden giyilmeyen şeyler almaktan keyif alıyorum.Duyun beni lütfen.Sizleri ve yaptığınız işi seviyorum.İYB

YE DUA ET SEV ! -Bu bir tavsiyedir.

Tamam kabul ediyorum bazen konuları biraz geriden takip ediyorum.Bu kitapta bunlardan biri.Evet ! Geç kaldım almak için.Okuduğumda da üzüldüm geç kaldığıma.Can sıkıntısına birebir diyebilirim.Daha fazla bahsetmeyeceğim.Hemen okuyun ve tartışalım :)

Powered By Blogger

İzleyicim olur musun ?

Bu Blogda Ara