6 Şubat 2010 Cumartesi

My Inbox

Siz de benim gibi misiniz ? Yüzyıllardır kullandığımız şu internete her girdiğinizde,ziyaret ettiğiniz sayfaları beğendiğinizde,bültenleri için e-postanızı bırakıyor musunuz ? Ya bu nasıl bir hastalıktır ?

Şimdi toplam 2 kere mail adresimiz değiştirmek zorunda bırakıldım.Bu değişiklik esnasında en üzüldüğüm şey bu bültenleri kaybetmekti.Artık herhalde bir çözümü vardır değil mi ? Teknoloji o kadar ilerde değil mi ? Ya da değil mi ?

Neyse ben size inbox ımı hiç boş bırakmayan maillerden (e-bültenler)bahsedeceğim aralıklarla.Hepsini bir anda yazmama imkan yok zaten.

Görüşürüz.

3 Şubat 2010 Çarşamba

Sıradan bir gün...Cebimdeki paraya ne oldu ?

Geçenlerde sıradan bir gündü.Uyandım ve hemen toparlanıp dışarı çıktım.Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımın işyerine uğramaya karar verdim.Tam kapının önünde aman parasız çıkmayayım diye cüzdanıma baktım 82 Tl vardı.
Yürümeye başladım.Öncelikli işlerim arasında her zaman en önceliklisi o günün ve ya o haftanın talih oyunlarının kuponlarını yatırmaktır.Hemen bir sayısal loto bayine uğrayıp haftalık kuponlarımı yatırdım.Çarşamba günleri çekilen Şans Topu,perşembe günleri çekilen Süper Loto,cumartesi günleri çekilen Sayısal loto ve pazartesi günleri çekilen On numara kuponlarım olmak üzere hepsini oynadım.Tam 17 Tl tuttu.
Yürümeye devam ettim.Aaaa ne göreyim Tchibo'nun (en sevdiğim mekanın) yeni tema günü olmasın mı ? İçerisi göz gözü görmüyor.Anladım ki fena bir temadayız.İsmi de renklenen mutfaklar.Hemen içeriye daldım.Ve uzun zamandır aradığım kek kalıbını buldum.Özelliği ne diye sorarsanız hemen anlatayım.

İster evde kendiniz için,ister başka bir yere götürmek için kek ve ya pasta yaptığınızda başka bir tabağa çıkarmak ne kadar zor gelir değil mi ? Ama kurumasın istersiniz.Ve onu bölüp kapaklı bir kaba aktarırsınız.İşte bu Tchibo insanları dileklerimi duymuşlar ve ucuza evet çok ucuza bu üründen getirmişler.

Taşınabilir tepsi ve saklama kabı tam 24,95 TL.Bitmiş olabilir daha önce yazmadığım için kusura bakmayın.Hemen aldım tabii ki.Sonra bir sipariş daha alıp çıkıp bir tane daha aldım.
Çok şirin bebek önlükleri vardı.2 tanesi 6,95 TL.Arkadaşımın bebeğine hediye için ne hoş oldu.

Yürümeye devam ettim.Gideceğim yer pek yürüme mesafesi olmadığından,pert olan arabamdan bu yana da yaya olduğumdan dolayı hemen bir otobüse atladım.1.5 TL bilet aldım.

İndim.Arkadaşımı işyerinde ziyaret edeceğim.Dedikodu çay falan...Eli boş gitmek olmaz.O da ne otobüsten indiğim yerde bir Komşu Fırın.Hemen ufak şirin kutularına kurabiye doldurttum.11 TL kasaya ödedim.

Güzel bir ziyaretten sonra eve dönmek için bu sefer dolmuşa bindim.2.5 TL şöföre verdim.

Yürümeye devam ettim.Biten sütü,ekmeği ve kaşar peynirini almak için markete girdim.11 TL kasaya ödedim.

İnanabiliyor musunuz ? Kredi kartı kullanmadım.Ve tam 75 TL'm gitti.Nakit harcayınca çok acıklı oluyor da,kart kullanınca niye rahat rahat savuruyoruz.Anlayamıyorum.Anlayan varsa beri gelsin.

Cebimdeki paraya ne oldu ?

2 Şubat 2010 Salı

Bağdat Caddesi'nde en iyi beş Beş Çayı

Çay benim için çok önemli.Sabah,akşam,yemek öncesi,sonrası hiiç farketmez.Güzel bir çay her saat iyi gider.

5-Caddebostan Mado-Tercihim iyi servisi nedeniyle Caddebostan şubesidir.
4-Caddebostan Cafe Crown-Çayı güzel ancak servis çok ağır.
3-Şaşkınbakkal Midpoint-Keyifli bir mekan.Çay çeşitleri çok.Yer bulursan tabii.
2-Jerfi Şaşkınbakkal-İki bina arasında ağaçlar arasında keyifli bir açık mekan
1-Cafe Nero-Şaşkınbakkal ve Caddebostan sahil şubeleri gayet başarılı.Çünkü self servis.Arada bir sıra oluyor ancak çayı için değer :)

Sezen'le hayat bulan şarkılar

İzmirin Kızları ! Hayır,İzmirli değilim.Ama bu şarkıdan sonra çok isterdim doğrusu.
Bu parçanın olduğu albüm ilk çıktığında o kadar dikkatimi çekmemişti.Ama geçtiğimiz yaz bir Sezen Aksu konserinde canlı canlı dinlediğimde her şey bir anda değişti.

Sahnede minik bir dev :) muhteşem bir elbise etekleri uçuşan... (yerdeki ufak vantilatörleri sayesinde ) ve bu parçayı söylerken hafifçe sallanıyor...Parçanın sözleriyle Sezen'in dansı hafızamdan hiç gitmeyecek. Kim Sezen Aksu'yu sahnede izlememişse,kim bu aşkı tatmamışsa ilk konserinde izlesin diyorum.

Bu haftanın favori parçası budur dinleyin !

Sezen Aksu-İzmirin Kızları

Panik Atak

Seneler önceydi tam olarak yılını hatırlamıyorum.En yakın arkadaşlarımdan birinin babasını kaybetmemizden iki gün sonra iş yerinde fenalaştım.

Başımın en tepesinde başlayan sıcaklık ve sanki nane esansının verdiği yakıcılık yavaş yavaş tüm vücudumu sardı.Kalp atışlarım hızlandı.Ve aklımda binbir türlü korkunç düşünceler dolanmaya başladı.Aklımı dağıtmaya çalıştım,temiz havayı içime çektim olmadı.

Hemen hastaneye gittim.Ve olası ihtimallere karşın serum verdiler.Ama fiziksel bir rahatsızlığım bulunmadı.Panik atak krizi geçirdiğimi,psikolojik olduğunu ve tedavi görmem gerektiğini belirtti dahiliyeci doktorum.

Sonraki 3-4 yıl boyunca en sevdiğim yer hastane olmaya başladı.Panik atak krizinden sonra,hastaneye adım attığımdaki ve serumdan sonraki rahatlamamı size anlatamam.Ama ısrarla psikiyatri ve ilaçlardan kaçtım durdum.

Bu hastalığım seneler boyunca şekil değiştirerek karşıma çıktı.Fobilerim çoğaldı.Hayvanlar,uçak,kapalı alan vs...2007 yılında artık panik atağım beni araç kullanırken yakalamaya başladı.Bir atağın 20 dakika sürdüğünü varsayarsak o sıralar trafiğe çıkmaya korkar oldum.Yanlış yollara sapmaya başladım.Ciddi ciddi kayboluyordum.Birgün arabayı yolun ortasında bırakıp,taksiye bindim ve öleceğimi sandığımdan doğruca hastaneye gittim.

Bu durum en sonunda ben uyuyamamaya başlayıncaya kadar sürdü.Gece olduğunda uyuyakalırım da gece panik atak krizi gelir,kalp krizi geçirip ölürüm diye uyumamaya başladım.
En sonunda dayanamayıp doktora(psikolog) gitmeye karar verdim.
Tüm hayatımı baştan sona kadar anlattım.
Tedavim hem terapi olarak hem de başka bir psikiyatrisin verdiği ilaçlarla birlikte sürdü.1 yıla yakın ilaç kullandım.Ve kendimi hazır hissettiğimde hem ilacı hem de terapiyi bıraktım.Şu anda seyrekte olsa beni ziyaret ediyor hastalığım.Kendini hiç unutturmuyor.

Panik atak dediğimiz hastalık beynimizdeki kimyasalların değişmesinden kaynaklanıyor.Kendi başımıza değiştirip yenmeye çalışmak oldukça yorucu ve faydasızdır.Eminim örnekleri vardır,ancak ilerlemiş durumlarda lütfen doktora başvurun.Hayat çok güzel ve kısa...

Panik ataksız günler dilerim.

Powered By Blogger

İzleyicim olur musun ?

Bu Blogda Ara